Anıl Uzun’u tanımayanlar için, kendisini sağlıklı beslenme konusunda insanları bilgilendirmeyi adayan bir şef ve profesyonel bir restoran yöneticisi olarak tanıtabiliriz. Şef olmasının yanı sıra yemek ve gıda hakkındaki deneyimleri ile ilgili blog yazıyor ve blogunda ve çeşitli sosyal medya kanallarında hem lezzetli hem de sağlıklı yemek tarifleri paylaşıyor. Ayrıca restoranlara işletme yönetimi ve menü oluşturma konusunda danışmanlık vermek için kurduğu bir şirketi var. Farklı kültürleri ve onların yemeklerini deneyimlemek için sıkça seyahat ediyor. Öncelikli amacının, Türk mutfağına sağlığı daha fazla entegre etmek olduğunu söylüyor. Dünyayı dolaşarak birçok tarif denediğini, birçok mutfak üzerine çalıştığını ve birçok yemek kültürünü bir araya getirmenin yollarını bulmaya çalıştığını söylüyor.
Anıl Uzun, lezzetli bir yemeğin aynı zamanda sağlıklı da olabileceğini savunuyor. Bilgi ve deneyimlerini başkalarıyla paylaşmak için sağlıklı gıda konusunda seminerler veriyor, ayrıca Anıl Uzun birçok restorana danışmanlık yapıyor; danışmanlık verdiğim restoran sahiplerine birincil çağrım, menülerine sağlığı tanıtmalarını istemek oluyor " diyor. “Beni blogumdan ve Youtube kanalımdan takip edebilirsiniz." diye de ekliyor.
“Salgın patlak verdiğinde, bunun insanların ne yediğiyle ilgili olduğunu biliyordum” diyor Anıl Uzun. "Bunun etle ilgili olduğunu biliyordum". "Dünya farklı bir diyete geçmeli." "Yeme alternatifleri ve uygulamaları güncellenmeli, yoksa başka bir salgınla karşı karşıya kalacağız, sonra da başka bir tanesi ile" diye devam ediyor.
“Bitki temelli beslenme, sağlığın anahtarıdır; çevre için de iyidir. Doktorlar birden fazla sağlık sorununu et yeme ile ilişkilendiriyor. Dünya et alternatiflerini benimsemeye başladı ama canlı hayvan pazarları olduğu sürece bizi başka bir salgın bekliyor." diyor.
Dünya nüfusunu hiç olmadığı kadar et tüketmemeye başladı, bu yüzden endüstriyel hayvan üretimi arttı, hayvanların içlerinde bulunduğu koşullar hiç sağlıklı değil, hayvanlar hastalanıyor, onlardan bize bulaşıyor. İnsanlar her gün et yediği sürece de bu konuda çok da yapılacak bir şey yok maalesef” diyor. Ancak salgının, insanları yaşam tarzları konusunda daha bilinçli hale getirdiğini ve insanların en başta yeme alışkanlıklarını değiştirdiklerini ve spor yapmaya başladıklarını da ekliyor. İnsanlar bir şeyi satın alırken daha fazla düşünüyor artık, aldıkları şeyin sürdürülebilir alternatifleri tercih ediyorlar ”diyor.
Anıl Uzun, vegan ve sağlıklı gıda markalarının sayısının artacağına inanıyor. Bazı vegan restoranların hâlihazırda evlere servis yaptığını, ancak küçük ve orta ölçekli olduklarını, pandemi ile birlikte dünya çapında bir vegan ve sağlıklı restoranlar zinciri göreceğini düşündüğünü belirtiyor. Sokak yemeği kültürünün öleceğini düşünüyor. COVID ile hijyenin birinci öncelik haline geldiği için insanların sokaktan yemeyi tercih etmeyeceğini ekliyor.
Ayrıca et alternatiflerinin çeşitleneceğini düşünüyor. Endüstrinin bu potansiyeli gördüğünü ve insanların da gerçek bir canlı yerine et alternatiflerini yemeyi tercih ettiğini söylüyor. Ve başka bir salgın korkusunun insanları canlı hayvan pazarları gibi sağlıksız yerlerden gelebilecek etleri yemekten alıkoyduğunu iletiyor.
Anıl Uzun, restoranların 2021 sonuna kadar tam kapasite ile çalışmayacağını, %30 dolulukla çalışmaya devam edeceğini, bu nedenle özel yemek organizasyonlarının trend haline geleceğini belirterek sözlerini tamamlıyor. İnsanlar kalabalık restoranlara gitmeyecek; bunun yerine 8 ila 20 kişilik gruplar için yemek hizmeti alacaklar catering şeklinde. İnsanlar gurme deneyimini evlerinin rahatlığında veya bir arkadaşlarının evi veya arka bahçesi gibi daha güvenli yerlerde yaşayacaklar” diyor.