İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarına tepki olarak yüzlerce kişi, İsrail’in başkenti Tel Aviv’den Rusya’ya bağlı Dağıstan’daki Mahaçkale Havaalanına inen uçak nedeniyle havaalanını bastı. Ellerinde Filistin bayrakları bulunan göstericiler, uçaktaki yolcuların alınmaması ve uçağın geri gönderilmesini istedi. Güvenlik bariyerlerini aşarak piste ulaşan göstericiler, uçaktan inen yolcuları aradı. Havaalanına çok sayıda polis gönderilirken, çıkan arbede sırasında havaalanının bazı camları ve kapıları kırıldı.
Dağıstan Devlet Başkanı Sergey Melikov yaptığı açıklamada, yaşananları provokasyon olarak nitelendirdi.
Havaalanı uçuşa kapatıldı
Rusya Federal Hava Taşımacılığı Ajansı tarafından yapılan açıklamada, Mahaçkale Havaalanı’nın çıkan olaylar nedeniyle uçuşa kapatıldığını ve "durum normalleşene" kadar Kapalı kalacağını duyurdu.
İsrail’den gelen uçak ve yolcuların durumuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmazken, Rusya İçişleri Bakanlığı, durumu çözüme kavuşturmak için çalışmaların sürdüğünü açıkladı.
DAĞISTAN DENİNCE ŞEYH ŞAMİL AKLA GELİR
Dağıstan'ın Gimri köyünde 26 Haziran 1797 tarihinde dünyaya geldi. Bir görüşe göre Ava kökenlidir.Babası Avarlardan Muhammed, annesi Avar beylerinden Pîr Budak’ın kızı Bahu Mesedu’dur. Diğer görüşe göre ise Baba tarafından Kumuk kökenlidir.[ Şamil'in kendisine "Tatar" dediğine dair iddialar vardır:
“Kendimi güçlü hükümdarlarla karşılaştırmaya cesaret edemiyorum: Ben basit bir Tatarım, Şamil; ama toprağım, ormanlarım ve boğazlarım beni birçok hükümdardan daha güçlü kılıyor".
Tatar kelimesi Türk-Moğol asıllı göçebe toplumlar için genel bir ad olup, bazen özellikle Rus kaynaklarında Türk olmayan topluluklar için de kullanılmıştır. Ailede hem Kumuk hem de Avar dilleri konuşuluyordu.
Doğduğunda kendisine dedesi Ali’nin adı verildi. Ancak sürekli hasta olduğundan ad değiştirmenin iyi geleceğine dair geleneksel inancın etkisiyle ailesi adını Şâmil (Şâmûîl, Şemûîl) olarak değiştirdi. Ardından arkadaşı Molla Muhammed ile birlikte Harakinili Said ve ileride kayınpederi olacak olan Nakşibendi şeyhi Cemâleddin Gazi Kumuki'den dinî ilimleri tahsil etti ve yirmi yaşlarında ileri bir seviyeye ulaştı.
On beş yaşında at binmeye ve kılıç kullanmaya başlamıştır.[15] Yirmi yaşında çoğu spor dalında yetenek sahibi biri hale gelmiştir. Ayrıca Nakşibendi tarikatında aldığı bu eğitim onda Rusların; Kafkasya'da ortadan kaldırmak istediği İslamiyet'i, tekrar canlandırmak ve yaymak için uğraşmasına, özgürlük, direniş ve İslam Birliği gibi bazı düşüncelerin gelişmesini sağlamıştır. Rus İmparatorluğu'na karşı Dağıstan'da başlattığı savaşını Çeçenistan'da sürdürmüştür. Savaş, Kuzeybatı Kafkasya'da devam eden Rus-Çerkes Savaşı ile birleşmiştir.[16] 1848 yılında Şamil, Çerkesya'ya komutanı Naib Muhammed Emin'i gönderdi.
Sürgün günleri
Şeyh Şamil Ruslarla dağ başında (1800 yıllar)
Dönemin güçlü devletlerinden biri olan Rusya'nın engellemesiyle dost olan ülkelerden gelen yardımlar kesilince, Şeyh Şamil ülkesinin gücünün tükenişini görmüştür. 1859'un 6 Eylül'ünde 70 bin kişilik Rus ordusuna, yanında birkaç yüz kişi kalıncaya kadar direndikten sonra, savaşı sürdürmesinin tehlikeli olduğunu anlayan Şeyh Şamil, Çarlık yetkilileriyle müzakereler yaparak, silah bırakma yolunu seçti.
Rus Çarı II. Aleksandr, Şeyh Şamil'i sarayın kapısında son derece nazik karşıladı ve kılıcını almayarak kendisine olan hayranlığını dile getirdi. Şeyh Şamil, bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Kaluga'ya gönderildi. Sürgüne gittiği çeşitli Rus kentlerinde sempati toplayarak günlerini geçirdi.
Şeyh Şamil davasına sadık bir insan olarak yaşamıştır; bu uğurda annesi ile arasında geçen olay tarihe geçmiştir:
Savaş dönemlerinde halktan bazıları "Artık teslim olalım, anlaşma yapalım." diye söylenmeye başlamıştır. Bunun üzerine Şeyh Şamil teslim olmaktan bahsedene kırbaç cezası vermeyi uygun görmüştür. Bu durumda çekinen halk çareyi Şeyh Şamil'in annesine gitmekte bulmuşlardır. Annesi Şeyh Şamil'e teslim olma teklifini sorunca Şeyh Şamil koymuş olduğu kanundan ödün vermemiştir. Cezayı yaşlı bir kadın çekemeyeceğinden, ceza oğluna intikal ettirilmiş böylece Şeyh Şamil kendini kırbaçlattırmıştır.
Vefatı
Sürgünde on yıl kadar geçirdikten sonra Çar, Şeyh Şamil'in hacca gitmesine izin verdi. Kendi isteği ile gönderildiği Kiev'den 31 Mayıs 1869'da İstanbul'a gitti. Gittiği gün sadrazam ve şeyhülislam ile görüştü. Ardından 15 Ağustos 1869'da Dolmabahçe Sarayı'nda Padişah Abdülaziz ile görüştü. Padişah kendisine ve aile bireylerine maaş bağlattı. 15 Ocak 1870’te Abdülaziz’e veda ziyaretinde bulunmasının ardından yedi ay kaldığı İstanbul'dan 25 Ocak 1870'te hac vazifesini yerine getirmek için ayrıldı.Hac görevini yerine getirdikten sonra Şeyh Şamil, Şubat 1871'de Medine'de öldü. Şeyh Şamil, Medine'de bulunan Cennetü'l-Baki'ye defnedildi.
Kaynak: wikipedia, İHA