Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 saat süren kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin ağustos ayını dünyanın çok bölgesini etkileyen ve iklim değişikliğiyle ilişkili hale gelen yüksek hava sıcaklıklarıyla geçirdiğini belirtti. Türkiye’de bazı şehirlerin 50 dereceyi bulan sıcakların ölçülmesi meselenin vahametini koyması bakımdan önemli olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bazı şehirlerimizde 50 dereceyi bulan sıcaklıkların ölçülmesi, meselenin vahametini ortaya koyması bakımından önemlidir. İklim değişikliği suretiyle sadece uzmanların tartıştığı bir mesele olmaktan çıkmış, artık günlük hayatımızın bir parçası haline gelmiştir. Ülkemizin, iklim değişikliğinin sebebi olarak gösterilen insan ürünü sorunlarda neredeyse hiçbir payı yoktur. Buna rağmen iklim değişikliğiyle mücadele çerçevesinde atılan uluslararası adımların tamamında yer aldık ve taraf olduk. Yükümlülüklerimizi harfiyen yerine getirdik, getiriyoruz. Paris İklim Anlaşmasına ’2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma’ hedeflerimizle en önemli katkıyı veren ülkeler arasındayız. Sıfır atıktan yenilenebilir enerji projelerine, millet bahçelerinden orman varlığımızı artırmaya, atık su arıtmadan, hava kalitesi ölçümüne kadar pek çok uygulama daha temiz ve daha yeşil Türkiye için çalışıyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin yenilenebilir kurulu güç bakımından Avrupa 5’incisi, dünya 12’ncisi olduğunu ifade eden Erdoğan, küresel gelişmelerin olumsuz etkilerinden izole edemediğini bir gerçek olduğunu söyledi. İklim değişikliğinden savaşa kadar pek çok faktör gıda arz güvenliğini tüm toplumlar için milli güvenlik meselesi haline dönüştüğünü ifade eden Erdoğan, “Topraklarının önemli bir kısmı Akdeniz Havzası’nda yer alan ülkemiz için 2100 yılına kadar yapılan projeksiyonlar ortalama sıcakların yükseleceğine, sıcak hava dalgalarının yaygınlaşacağına, orman yangını risklerinin artacağına, yağışların düşeceğine, dengesiz yağışlar sebebiyle taşkınların çoğalacağına, velhasıl bugüne kadar alışık olmadığımız pek çok sorunla karşı karşıya kalacağımıza işaret etmektedir. Nitekim ilkbahardan yaza girerken yaşanan yoğun yağışların ardından gelen yüksek hava sıcaklıklarının etkileri ülkemizde tarımdan enerjiye pek çok alanda hissediliyor. Dünyamızın ve insanlığın ortak geleceğini ilgilendiren bu hayati konuda hem kendi yükümlülüklerimizi yerine getirerek hem küresel düzeyde inisiyatif üstlenerek çalışmalarımıza devam edeceğiz. Önümüzdeki ay katılacağımız G20 Zirvesi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bu hususları muhataplarımızla paylaşarak kendi vatandaşlarımıza ve tüm insanlığa karşı görevlerimizi yapacağız” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, dünya ortalamalarına göre ciddi su stresi çeken bir ülke olarak elindeki kaynakları çok iyi kullanmak mecburiyetinde olduğuna vurgulayan Erdoğan sözlerini şu şekilde devam ettirdi:
" Son 21 yılda yaptığı 479 milyar liralık yatırımla inşa ettiğimiz barajlar ve sulama tesisleri sayesinde ülkemizin kullanılabilir su kaynaklarının önemli bir kısmını en verimli şekilde değerlendirme imkanına kavuştuk. Hükümetlerimiz döneminde inşa ettiğimiz 9 bin 585 tesis sayesinde baraj ve göletlerimizin depolama hacmini 50 milyar metreküpten 183 milyar metreküpe çıkardık. Sulanan alanları 21,7 milyon dekardan 70 milyon dekara yükselterek çiftçilerimizin gelirlerinde önemli artış sağladık. Tüm bunları da çevreci maskesiyle ülkemizin kazanımlarına saldıran marjinallerin engelleme girişimlerine rağmen başardık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık tarımsal üretimde verimi yükseltmek için daha fazlasının yapılması gereken bir döneme girildiğinin açık olduğunu ifade etti.
kuraklıkla mücadele stratejisi ve eylem planının bu yıl yenileyerek yol haritasının oluşturulduğunu açıklayan Erdoğan,
Çiftçilerin doğal afetlere karşı tarım sigortasını ve gelir koruma sigortasını ihmal etmeyerek yürütülen çalışmalara destek olmalarını bekliyoruz. Bir yandan tarımsal üretimi çeşitlendirmeye ve hasılayı arttırmaya çalışırken diğer yandan su tüketiminde Verimliliği en üst seviyeye çıkartacak tedbirler alıyoruz. Topraksız tarım, dikey tarım gibi uygulamalarla, jeotermal ısıtmalı tarım ihtisas organize sanayileriyle, damla ve basınçlı sulama sistemleriyle bu doğrultuda yeni adımlar atıyoruz. Denize dökülen su kaynaklarımızı ekolojik dengeyi de gözeterek su potansiyeli yetersiz iç bölgelere aktarmaya yönelik projelerimiz sürüyor. Tarımsal sulama yanında bireysel tüketimi ve sanayide kullanılan su miktarını da azaltmamız şarttır. Bunun için kendi vatandaşlarımızla birlikte tüm insanlığı su tüketiminde tasarruflu davranmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.
Ekonomik sıkıntılara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Her fırsatta altını çizdiğim gibi ülkemizin son 10 yıldır maruz kaldığı siyasi saldırıya, her sosyal kumpasa, terör örgütleri üzerinden organize edilen her güvenlik tehdidine ekonomik tuzaklarda eşlik etmiştir. Öyle ki 2018 yılından itibaren tuzaklar alenen ekonomimizi mahvetme tehditlerinin savrulduğu hezeyanlara kadar varmıştır" dedi.
"Ekonomik göstergelerde olumlu yönde yaşanan değişikliklerin kalıcı olduğundan kimse şüphe etmesin"
Mayıs 2023 seçimlerinde de ekonomiyle ilgili senaryoların devreye alındığını hatırlatan Erdoğan, "Bu süreçte milyarlarca doların bilinçli şekilde piyasadan çekilmesinden yalan ve yanlış haberlerle toplumda panik oluşturmaya kadar nice oyunlar oynanmıştır. Seçim sonuçları umulduğu gibi çıkmayıp milli iradenin tercihi Türkiye Yüzyılından yana olunca hevesler kursaklarda kalmış, ancak ortaya ekonomik yük pek çok dengeyi sarsmıştır. Bugün Türkiye’nin ekonomide tabii ki sorunları var. Ama hamdolsun bu sorunları aşacak irademiz, tecrübemiz potansiyelimiz ve programımız da mevcuttur” ifadelerine yer verdi.
"Son dönemde ekonomik göstergelerde olumlu yönde yaşanan değişikliklerin kalıcı olduğundan kimse şüphe etmesin. Türkiye ekonomisine sadece faiz ve kur penceresinden bakan mandacı dayatmanın kodları artık çözülmüştür” diyen Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Bu dayatmanın yerini yatırım, istihdam, üretim, ihracat yoluyla büyüme üzerine kurulu sağlıklı ve iktisadi yaklaşımın almasının önüne kimse geçemeyecektir. Son aylarda risk primindeki düşüş, yurt dışı borçlanma faizlerindeki azalma ve rezervlerdeki iyileşme alınan tedbirlerin sonuç verdiğini gösteriyor. Enflasyondaki yükselişin geçici olduğu artık her geçen gün daha iyi görülmektedir. Fırsatçılara karşı otomotiv piyasasında yaptığımız denetimler meyvesini çok açık vermektedir. Düzenlemelere aykırı hareket ettiği tespit edilenlere 211 milyon lira idari para cezası uygulandı. Denetim ve tedbirler neticesinde otomotiv fiyatlarındaki balon sönmeye başladı. Piyasa gerçekleriyle hiçbir bağı bulunmayan fahiş fiyatların oluştuğu diğer sektörlerde de önlemlerin etkilerini yakında göreceğiz. Farklı bahaneler öne sürerek, milletimizin malına ve lokmasına kasteden açgözlülere kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Hayat pahalılığıyla mücadelemizi, bir tarafta denetimlerin, diğer tarafta tedbir ve düzenlemelerin olduğu çift kulvarlı bir şekilde yürüteceğiz."
Depremin yaralarını sarmak için arttırılan vergilerin, memurlara, asgari ücretlilere ve emeklilere yapılan ücret artışları gibi hususların enflasyon üzerindeki baskısının zamanla azalacağını vurgulayan Erdoğan, "Tabii önümüzdeki aylarda ücretlilerin gelirleri arasındaki dengesizliği azaltacak ilave önlemleri aşama aşama devreye alacağız. Hep söylediğimiz gibi ekonomide birinci önceliğimiz tüm vatandaşlarımızın refahını mümkün olan en üst seviyeye çıkarmaktır” diye konuştu.
Dünyada Kovid-19 salgınıyla başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşıyla devam eden kriz ikliminin Türkiye’ye olan etkilerini ciddi ölçüde kontrol altına aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Milletimizin alım gücünü yeniden eskisinin de üzerine yükseltmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Yatırım, istihdam ve üretimi gözeten, ihracatçının finansmana erişimine öncelik veren bu sürecin sonunda enflasyonu vatandaşımızın günlük hayatından çıkaracağız. İşçisinden memuruna, esnafından emeklisine tüm vatandaşlarımdan biraz daha sabırlı olmalarını, bize güvenmelerini, attığımız ve atacağımız adımlara destek vermelerini bekliyoruz. Yaşanan her sıkıntının farkındayız. Dillendirilen her serzenişi duyuyoruz. Aynı şekilde bizim, Türkiye’de bu sıkıntıları çözebilecek azme, birikime, güce sahip tek siyasi irade ve yönetim olduğumuzu da biliyoruz” dedi.