Yapay zekâ teknolojileri her geçen gün gelişirken, tartışmaları da beraberinde getiriyor. Bazı uzmanlar bu teknolojinin iyilik adına kullanılabilecek bir güç olduğunu savunurken, bazıları da insanlığı yok etme tehdidi taşıdığını ileri sürüyor.
Hatta bir zamanlar OpenAI’nin kurucuları arasında yer alan ancak 2018’de yönetim kurulundan istifa eden ve son zamanlarda kendi yapay zekâ şirketini kurarak dikkat çeken Elon Musk bile, geçtiğimiz aylarda yapay zekâ teknolojisi konusunda uyarılarda bulunmuş ve bir süre yavaşlatılması ya da durdurulması gerektiğini savunmuştu.
Yapılan yeni bir araştırma da insanların henüz bu teknoloji karşısında temkinli duruşunu ortaya koyuyor.
Avrupalı tüketicilerin yapay zekâ hakkında ne düşündüğünü değerlendirmek için kıtadaki beş büyük pazarda bin yetişkinle bir anket gerçekleşti.
İNSANLIK YAPAY ZEKÂYA HAZIR DEĞİL
Fransa, Almanya, İspanya, İtalya ve Birleşik Krallık’ı kapsayan ankette katılımcıların yapay zekânın sağlık hizmetleri teşhisine, yol yardımına ve uçuş ve otel tavsiyelerine entegrasyonundan heyecan duydukları görüldü. Ancak ankete katılan Avrupalı tüketicilerin büyük çoğunluğu, toplumun henüz yapay zekâ için hazır olmadığına inanıyor. Bu durum özellikle Fransa’da yüzde 74 oranla, Almanya’da ise yüzde 70 oranla oldukça güçlü.
Katılımcıların tereddüdünün arkasında ise yanlış bilgilerin yayılması, çocukların korunması ve kişisel verilerin gizliliği konusundaki endişeler yatıyor.
Ankete katılanların 10 kişiden üçü yapay zekâya güvenmiyor. Birleşik Krallık ve İspanya’da en büyük korku ise, yapay zekânın teknoloji şirketleri tarafından sorumsuzca geliştirilmesi. Hatta tüm pazarlarda ankete katılan katılımcıların yarısından fazlası, yapay zekânın hükümet tarafından yoğun bir şekilde düzenlenmesi gerektiği konusunda hemfikir. Bu durum; İspanya’da yüzde 66 ve hükümetin inovasyona dayalı bir yaklaşımdan yana olduğu Birleşik Krallık’ta ise yüzde 64’e ulaşıyor.
Genel olarak anket, tüketicilerin yapay zekâ ile ilgilendiklerini ortaya koyarken teknolojinin olası kötüye kullanımı ve kontrol edilemezliği konusunda endişelerin devam ettiğini gösteriyor.