MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı yazılı açıklama şu şekilde:
Hiç kuşku yoktur ki, Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümü Türkiye’nin atağa kalkışına, geleceği kucaklayarak güçlü atılımlar yapmasına sahne olacaktır. 10 Nisan 2023 tarihinde İstanbul Tuzla’da ilk yerli ve milli uçak gemimiz olan TCG Anadolu’nun hizmete alınması ve 3 adet MİGREM Firkateynleri Saç Kesme Töreni istikbale daha umutlu bakmamamızın temel dayanaklarından sadece bir kısmıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte şahit olduğumuz manzara hakikaten tarihi bir gelişme, makûs talihin tersine döndüğünü gösteren kararlı ve sevindirici bir ilerleyiştir.
Ülkemiz her alanda gözlemlenen diriliş hamleleriyle, her zeminde parlayan yükseliş dinamizmiyle ve süreklilik içeren kalkınma azmiyle hepimizin göğsünü kabartmakta, milli gururu okşamaktadır. Pek çok engellemeye rağmen, Türk ve Türkiye Yüzyılı Vizyonunun harcı şevkle karılmakta, önümüzdeki yüzyılın temelleri canla başla kazılmaktadır. Nitekim yüzyıllara sari prangalar peş peşe kırılmaktadır.
Ayak bağı olarak değerlendirilebilecek kronik sorun başlıkları teker teker çözülmektedir. Türkiye’miz uzun bir süredir mucizevi bir gelişme ve serpilme güzergahındadır. Vatan ve millet sevgisiyle kalbi çarpan her vatandaşımız bu tablodan elbette övünmekte ve bahtiyarlık duymaktadır.
6 Şubat 2023 tarihli Pazarcık ve Elbistan merkezli ikiz depremler ile Adıyaman ve Şanlıurfa’da yaşanan sel afetleri yüreğimize ateş düşürmüş olsa da, yaralarımız elbirliğiyle sarılmakta, acılarımız paylaşılarak azaltılmaktadır. Bu vesileyle deprem ve su taşkınlarında hayatlarını kaybeden bütün kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, yaralılara da şifalar diliyorum.
Yedi yılda Dünya’nın ilk SİHA gemisi inşa edilmiş, en ağır ve en büyük helikopterlerin iniş kalkışının yapılabileceği “TCG Anadolu” Türkiye’mizin itibar ve iftihar eseri olarak denize indirilmiş, seyrüsefere hazır hale getirilmiştir. Ülkemiz kendi gemisini tasarlayan, geliştiren, çağın teknolojik imkanlarını kullanabilen zirvedeki ilk 10 ülkeden birisi haline terfi etmiştir.
Bu sene içinde denizde ikmal ve muharebe destek gemimiz olan Derya ile Piri Reis denizaltımız, ayrıca istif sınıfı ilk firkateynimiz İstanbul hizmete alınacaktır. Lider Ülke Türkiye’nin taşları kararlılıkla döşenmektedir. Yeni yüzyılın ilke ve esasları; kurum ve kuralları; siyasi ve stratejik parametreleri dirayetli bir mizaca refakat eden çalışkan, cesur, çevik ve çelik bir iradeyle belirlenip billurlaşmaktadır. Felaketler ne düzeyde olursa olsun yılgınlığa düşülmeyecektir.
En kesif saldırılar, en şedit suikastlar karşısında geri adım atılmayacak, atalet ve acziyet gösterilmeyecektir. Kurulan tuzaklara, oynanan oyunlara, yazılan karanlık senaryolara, habis bir ur gibi yayılma emaresi gösteren, aynı şekilde iç barış ve huzur ortamımızı bozmayı hedefleyen şirret kampanyalara teslim olunmayacak, taviz verilmeyecek, elbette tarihin gerisine düşülmeyecektir.
“Her şeyden Önce Türkiye” ruhu, fedakarlık kültürünün kılavuzluğunda hakim ve havi olacaktır. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızda dolaşan kandır. Milli birlik ve beraberlik şuuruyla bin bir direniş sergilenecektir. Eline vurulup ekmeği alınan bir Türkiye artık yoktur. Başkalarının sözüne bakan bir Türkiye’den iz kalmamıştır. Güç blokları arasında sıkışan, küresel cepheleşmenin tam ortasında dayatmalara maruz kalan, kuzuların sessizliği içinde hadiselerin akışını edilgen halde seyreden bir Türkiye mazi kayıtlarına geçmiştir.
Asırlardır dünyaya hakim olan medeniyetler ve milletler mücadelesinde pasif bir öge olmayı reddedip ben de varım diyen; tavrını, tarzını, duruşunu, görüşünü, egemenlik çıkarlarını, özgül ağırlığını, öz değerlerini, milli ve tarihi müktesebatını kararlılıkla savunan, gerekirse de gözünü daldan budaktan esirgemeyen bir Türkiye gerçeği geldiğimiz bu aşamada hepimizin medarı iftiharıdır.
Tehditlerin yoğunluğu fazla olsa da, çevremizde sürdürülebilir bir barış kuşağının tesis ve tezahür etmesi vazgeçilmez bir hedeftir. Barış, huzur, güvenlik dinamikleri her şeyden evvel siyasi, askeri, diplomasi alanlarındaki milli caydırıcılık vasfına bağlıdır. Ülkemiz güçlü olduğu müddetçe mazlumlar güvendedir. Ülkemiz muktedir olduğu sürece zulüm bekçilerinin nefesi duyulmayacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyasi anlayışına göre, zalime hasım, mazluma dost olan Türk milletine mensubiyet onurların en büyüğüdür. Türkiye geçmişinden ilhamını alarak istikbalin yol haritasını çizmektedir. Bu yol haritası bizi Türk ve Türkiye Yüzyılı’na taşıyacaktır. Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümü de önümüzdeki yeni yüzyılın anahtarıdır.
Bu anahtarın kilitli kapıları açabilmesi için 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri’nde cumhurun lehine müstesna ve mutlak bir başarının tecelli etmesi yegane arzu ve amacımızdır. Aziz milletimiz kimin ne yaptığını, hangi kirli ittifakların kurulduğunu, kimin kimlerle yol yürüdüğünü ferasetiyle görmekte ve bilmektedir. Türkiye düşmanlarına selam duranlar, kucak açanlar, yeşil ışık yakanlar bellidir ve bilinmektedir. Küresel emperyalizmin kiralık tetikçisi bölücü terör örgütünün yanı sıra; cürüm, cinayet ve casus şebekesi olan Pensilvanyalı hainlerle ağız birliği, emel birliği, eylem birliği, hedef birliği içinde olan zillet partileri ayan beyan ortadadır.
14 Mayıs’ta ya Türkiye sevdası diyeceğiz, ya da Türkiye’nin geleceğine ölü toprağı serpmek için sıraya girenlere göz yumacağız. 14 Mayıs’ta ya milli ve manevi değerler ortak paydasında buluşacağız ya da istiklalimizin buhrana düşmesine mahkum olacağız.
İstikbale, istiklalini ve istikrarını koruyarak ulaşmak isteyen bir Türkiye’nin dünya devler liginde üst sıralara oynaması, bununla mündemiç lider ülke mertebesine çıkması için tek çare
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır, tek çözüm de bir ahlak ve fedakarlık timsali olan Cumhur İttifakı’dır. Karar ve seçim büyük Türk milletinindir.
14 Mayıs seçimleri dikkate alındığında, birinci beş yılı muazzam kazanımlarla geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ikinci beş yıllık döneme de mührünü vurmalıdır. Eser ve hizmet kervanı yarı yolda kalmamalıdır. Türkiye bir yol kazasına uğramamalıdır.
Özellikle demokrasi ve özgürlükler ekseninde ülkemize devamlı iftira atanların, utanmadan kara çalanların, edepsizce suizanda bulunanların, YSK tarafından kurayla belirlenen oy pusulasındaki ittifak ve partilerin dizilimine dikkatle bakmaları samimi tavsiyemizdir.
Demokrasinin olmadığı bir ülkede, gayri meşru Türkiye Komünist Partisi’nin veya Halkın Kurtuluş Partisi’nin seçimlerde boy göstermesi akıl dışılıktır. Özgürlüklerin olmadığı bir ülkede, Türkiye Komünist Hareketi’nin varlığından bahsetmek hastalık ölçüsünde saflıktır.
HDP’nin kayyumu olan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisiyle, Sol Parti’nin ve Türkiye İşçi Partisi’nin ahlaksızca propagandası yapılan sözde diktatörlük ve tek adam rejiminde seçimlere katılabilmesi olacak şey değildir. Sosyalist Güç Birliği İttifakı ile Emek Özgürlük İttifakı Zillet İttifakı’nın potansiyel ortakları, birinci dereceden siyasi hısımlarıdır. Bunların alayı birden Türkiye’nin karşısında mevzilenmişler, yıkım ve yozlaşmanın egemenliği için harekete geçmişlerdir. Zillet koalisyonunun en ciddi karın ağrısı da savunma sanayindeki kesintisiz elde edilen muhteşem kazanımlardır.
Ne mutlu bizlere ki, Türkiye’nin ilk yerli ve milli uçak gemisi hizmete girmiştir. TCG Anadolu imrenilmesi gereken bir teknolojik sıçramanın mahsulü, inancın, iddialı olmanın ve ilhamını ceddinden alan bir siyasi kavrayışın hayranlık uyandıran icraatıdır. Merhum Şakir Zümre’nin uçak bombası yapılan fabrikasını bin bir ayak oyunuyla sabote edip soba borusu üretimine dönüştürüldüğü sancılı dönemler ahlaki ve vicdani duyarlılığa sahip herkesin bildiği hazin bir gerçektir.
İlk sivil ve askeri uçağı yapan, ilk özel havayolu şirketini kuran, aynı zamanda ilk düşman uçağını düşüren merhum Vecihi Hürkuş’un karşısına dikilen çetin engeller hala milli hafızalardadır. İstanbul’daki fabrikalarında yapılan ilk yerli Türk uçağıyla 1941 yılının Ağustos ayında doğduğu yer olan Sivas Devriğe gidip gelen merhum Nuri Demirağ’ın önünün nasıl kesildiği de maşeri vicdanda mahfuzdur. Ülkemiz on yıllarca başkalarının eline bakmıştır. On yıllar boyunca kötü niyetli ülkelerin kullanıp hurdaya çıkardığı silahları kullanmak adeta bir kader olmuştur.
Öyle zamanlar görülmüştür ki, Türk askerinin eline tutuşturulan piyade tüfekleri ateş bile almamıştır. Maksatlı ve marazi silah ambargolarıyla askeri manevra kabiliyetimiz budanmak, operasyonel gücümüz baskılanmak istenmiştir. İhtiyaç duyduğumuz insansız hava araçları, hava savunma füzeleri, F-16’ların modernizasyonuyla ilgili haklı talepler, parasını ödediğimiz F-15 savaş uçakları Türkiye’den esirgenmiştir. Allah’a şükürler olsun ki, Türkiye kendi söküğünü dikecek, kendi eksiğini kapatacak, kendi ihtiyacını temin edecek bir aşamaya sabır, sebat, akıl, gönül ve emek seferberliğiyle ulaşmıştır. Daralan kuşatma sonunda yarılmıştır.
Hükümetin sağlam duruşu, Türk mühendisinin bilgi ve görgüsüyle aşı tutmuş, mayası gelen ekmek tekneden taşmıştır. Savunma sanayinde millilik oranı yüzde 80’lere kadar çıkmıştır.
Büyük Hünkarımız Fatih Sultan Mehmet Han’ın zamanında kurulan Tophane-i Amire’den bugüne kadar köprülerin altından çok sular akmıştır. Türkiye kendi silahını yapan, hatta bunu ihraç eden dünya üzerinde sayılı ülkelerden birisi olarak öne çıkmıştır. Bazılarının sıkıntısı, telaşı, hatta çıldırması bu yüzdendir. Türk savunma sanayii 5 milyar dolara yaklaşan ihracat tutarı ve 75 milyar dolara ulaşan proje hacmiyle dostları sevindirip düşmanları çatlatmaktadır.
İnanıyorum ki, savunma ve silah sanayinde mukayeseli üstünlüğe sahip olacağımız günler çok yakındır, Cumhur İttifakı bunun kefili, Türkiye Yüzyılı da müjdesidir. Atak helikopteri, milli tank projesi, milli uçak projesi, akıllı mühimmatlar, fırtına obüsleri, Hürkuş, Hürjet uçakları, pek çok füze projesi hayalden gerçeğe dönüşün mükâfatıdır.
Türk milleti yıkımsever zillete izin vermez, vermeyecektir
İHA ve SİHA üretiminde dünyada ilk üç sırada bulunmamızdan vicdan ve izan sahibi her insanımız memnundur. 18 Mart’ta hangardan çıkarılan milli insansız savaş uçağı Kızılelma savunma sanayindeki henüz adı konulmamış yeni bir çağın habercisidir. Sanayi alt yapımız günden güne derinleşip çeşitlenmektedir. Türkiye olağanüstü bir mücadele sonucunda bir sanayi üssü haline gelmiştir. Milli savunma sanayindeki büyüme süreklilik arz etmektedir. Yerli ve milli imkanlarla üretilen yüksek çözünürlüklü ilk gözlem uydumuz İMECE 11 Nisan’da uzaydaki yörüngesine fırlatılacak.
Böylesi bir Türkiye’nin dibe çekilmesine çanak tutanlar felaketin lekeli yüzleridir. Böylesi bir Türkiye’nin milli silah sanayindeki yükselişinden ürküp deliye dönenler, mesela BAYKAR şirketimizle düşmanca uğraşanlar kesinlikle ihanet içindedir. Türk milleti yıkımsever zillete izin vermez, vermeyecektir. Türk milleti bozgunda siyasi zafer rüyası gören zillete asla müsaade etmez, etmeyecektir.
Türkiye’nin ilk yerli ve milli uçak gemisi olan “Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi TCG Anadolu’nun” hizmete alınması da deyim yerindeyse çılgın Türklerin tarihi bir başarısıdır. Artık, bizim de denizlerde yüzecek bir uçak gemimiz vardır. Bizim de okyanuslarda Türk milletinin mesajlarını paylaşacak, haklarını savunacak bir gücümüz olacaktır. Mavi vatanda boşuna hesap yapanlar unutmasınlar ki, fıtrat değişmemiş ve aynıdır, zira bu kan yine o kandır.
Hakkımızdan vazgeçmeyiz, çünkü hakkımız şerefimizdir. Akdeniz’i Türk gölü yapan Barbaros Hayrettin Paşa’nın emanetleri daha da ileriye taşınacaktır. Düşman gemilerini parmağıyla işaret edip alayını birden denizin dibine yollayan Turgut Reis’in hatıraları hep birlikte zirvelerin zirvesine çıkarılacaktır.
Bunu Cumhur İttifakı yapacaktır. Bunu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başaracaktır. Milliyetçi Hareket Partisi de sonuna kadar destek olacaktır.
Saç kesimi yapılan gemilerin yanı sıra, Türkiye’nin ilk yerli uçak gemisinin hizmete alınmasından duyduğum mutluluğu bilhassa paylaşıyor; Sayın Cumhurbaşkanımızı, ilgili bakanlarımızı, bürokratlarımızı, yüklenici firmaları, inşa ve donatımda emeği geçen mühendis ve işçilerimizi gönülden kutluyor, ülkemize, milletimize ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum. Elbette yapacağız, hep birlikte başaracağız.
Sonuna kadar, “Devlet Milletiyle, Her Şeyden Önce Türkiye”diyeceğiz.